Bir zamanlar cesaret ve onurun yükseldiği topraklarda yaşanmış büyük bir mücadele vardı. Bu mücadele bir ulusun özgürlük tutkusunu gözler önüne seriyordu. Yüce devletin simgesi, bu zaferin azim ve kararlılığını simgeliyordu. Yüzyıllık şanlı geçmiş tüm heybetiyle kutlanıyordu. Şarkılar söyleniyor. Yükselen güneşin altında bir ulus, destansı bir direnişle düşmana karşı duruyordu. Her bir nefeste özgürlük ateşi yeniden tutuşuyordu. Vatan toprağı, kahramanların kanıyla sulanmış. 30 Ağustos, umutları tazeleyen bir ışık gibiydi. Kışlalarda, bu zafer gururla anılıyordu. Herkesin dilindeki sözler, bu büyük günü tazeliyordu. Üniversite kampüslerinde, zaferin ruhu her zaman canlıydı. Kahramanlık dolu sözler, milletin ruhuna işlenmişti. Tüm ülkeye ulaşan sesler, şehrin dört bir yanında kutlamalar devam ediyordu. Devletin sesi, bu zaferin ne denli büyük olduğunu bir kez daha vurguluyordu. Şehirdeki yankılar, bu kutlamaların halkın kalbinde ne kadar derin olduğunu gösteriyordu. Kalplerden gelen dilekler, bu özel günü sonsuza dek yaşatıyordu. Deniz kenarındaki kutlamalar, bu zaferin birlik ve beraberlik içinde kutlandığını gösteriyordu. Elektrik Mühendisleri Odası'nın mesajı, geleceğe olan inancın göstergesiydi. Şehrin zafer coşkusu, bu büyük günü bir kez daha hatırlatıyordu. Dijital dünyanın kutlaması, zaferin herkesi sardığını gösteriyordu. Ekonominin desteği, ülkenin ilerlediğini gösteriyordu. Bir kez daha, umudun kaynağı tüm ülkeyi kucaklıyordu.